Yükleniyor
Hilti Türkiye Genel Müdürü Banu Deniz Çetinkol: “Hilti olarak hedef ve yatırım planlarımızı ‘Sürdürülebilir, değer yaratan bir organizasyon olma’ stratejimiz doğrultusunda belirliyoruz. Bu kapsamda önümüzdeki dönemde dijitalleşme ve inşaat sektöründe verimliliği artıracak ürün, servis ve yazılımlar en büyük önceliğimiz olmaya devam edecek” dedi.
Hilti, asıl önemli olanın teknolojiyi başarılı bir şekilde uygulamak ve organizasyon içinde değişim yönetimini yürütme becerisine sahip olmak olduğuna inanıyor. Bu kapsamda müşterilerinin yeni dijital çözümleri benimsemelerine de yardımcı olarak sektöründe fark yaratmaya çalışıyor.
Firmanızı kısaca tanıtır mısınız, ön planda olan hizmetleriniz nelerdir, bu anlamda rakiplerinizden hangi özellikleriniz ile ayrılıyorsunuz?
Hilti, 1941 yılında Martin Hilti tarafından 160 kilometrekarelik yüzölçümü ile dünyanın en küçük ülkelerinden biri olan Lihtenştayn Prensliği’nde küçük bir aile şirketi olarak kuruldu. Bugünse dünya genelinde 6 kıtada, 120 farklı ülkeden 30 bin çalışanıyla faaliyet gösteriyor. 40 yıla yakın süredir de Türkiye pazarında olan Hilti, ileri teknoloji ürünler ve çözümler sunuyor.
Ar-Ge’ye ciddi yatırımlar yaparak kullanıcıların sağlık ve güvenliğini koruyan üstün performanslı yeni teknolojiler, inovatif ürünler ve patentli sistemler geliştiren Hilti’nin ana ürün gamı içinde; kırıcı-deliciler, akülü sistemler, direkt tespit sistemleri, dübel sistemleri, elmaslı delme-kesme sistemleri, barutlu ve gazlı çivi çakma sistemleri, kesme ve taşlama sistemleri ve lazerli ölçme sistemleri ile yapılarda yangın güvenliği amacıyla kullanılan pasif yangın durdurucu ürünler yer alıyor.
Ancak Hilti bu ürünlerden çok daha fazlası. Ekipman ve makina parkuru yönetimi servisleri, sertifikalı İSG eğitimleri, mühendislik hizmet ve yazılımlarıyla müşterilerimize proseslerinde verimlilik ve imalatlarında hız kazandırıyoruz. Türkiye’de 250 kişilik kadromuz, yaklaşık 10 bin ürünümüz, 5 mağazamız, 1 eğitim ve teknik servis kuruluşumuz ile inşaat, enerji ve endüstri sektörüne hizmet veriyoruz.
İnşaat el aletlerinin iş sağlığı ve güvenliği açısından ileri teknolojiye uyumlu, ergonomik ve güvenli olması gerekiyor. Biz de patentli, kaliteli, uzun ömürlü ürünlerimizle inşaat profesyonellerinin işlerini kolay, güvenli, verimli ve sağlıklı bir şekilde yapabilmeleri için çalışıyor, inşaat el aletleri kullanımındaki kazaları minimuma indirmeyi hedefliyoruz.
Örneğin, kırıcı ve delici ürünlerimizde yer alan Aktif Tork Kontrol Sistemi sayesinde makine, kırım ya da delim işlemi sırasında demir donatıya denk geldiğinde motor kendi kendini durduruyor. Bu sayede iskelede çalışan ustanın düşmesi ya da yaralanması gibi riskleri ortadan kaldırıyoruz. Yine bu ürünlerimizde yer alan Aktif Titreşim Azaltma özelliği, makine çalışırken oluşan titreşimi çok yüksek oranda azaltarak sağlıklı ve uzun süreli çalışılmasına olanak sağlıyor. Direkt ve etkili bir şekilde tozu yok eden güçlü Toz Toplama Sistemi de sağlıklı çalışma şartlarına katkıda bulunuyor.
Teknolojiyi çözümün bir parçası olarak görüyor, ancak asıl önemli olanın teknolojiyi başarılı bir şekilde uygulamak ve organizasyon içinde değişim yönetimini yürütme becerisine sahip olmak olduğuna inanıyoruz. Bu kapsamda müşterilerimizin yeni dijital çözümleri benimsemelerine de yardımcı olarak sektörümüzde fark yaratmaya çalışıyoruz. ON!Track Varlık Yönetim Sistemi ile tüm envanterleri takip etmeyi sağlarken, şantiyelerde doküman takibine veya sarf yönetimine imkan tanıyoruz.
Hilti Connect ile tüm ürünler için tek tıkla tamir talebi oluşturulmasını, istendiğinde ürün videosunun izlenebilmesini ya da satınalma bilgilerine ulaşılabilmesini sağlıyoruz. Yeni ürünümüz “Jaibot” ise Hilti’nin tavan delim işlemini devralacak ilk mobil şantiye robotu olarak işleri otomatize hale getirme fırsatı sunuyor. Dijital dönüşümün organizasyonel değişim yönetimi ve insanlara odaklanmayı gerektirdiğini biliyor ve bu bilinçle müşterilerimiz ve ekipleri için yerinde uygulama, eğitim ve destek hizmetleri sunuyoruz.
Geçtiğimiz yıl Hilti Global’in bir projesi olarak, müşteri ilişkileri yönetimi sistemimizde değişikliğe giderek Salesforce’a geçiş yaptık. Uygulama ve çözüm odaklı satış yaklaşımımızla pandemi döneminde de müşterilerimize tek bir vücut olarak hizmet verdik. Müşterilerimizin verimliliğini artıran ve riski minimuma indiren ürün, servis ve yazılımlarımızla öne çıktık. Örneğin eksenel lazerimiz ile iki kişilik hizalama işini bir kişiye indirip kişiler arası iletişimi azalttık. “Arayın Gelelim” hizmetimiz ile tamir veya bakım gereken ürünleri şantiyeden alıp şantiyeye teslim ettik, Profis yazılımı ile hızlı mühendislik çözümleri sunabildik. Tüm servislerimiz ve ürünlerimiz ile hem şantiyedeki işlerin sürekliliğine katkıda bulunduk hem de pandeminin riskini en aza indirmeyi başardık.
Müşterilerimizle yüz yüze gerçekleştiremediğimiz tüm görüşme ve hizmetlerimizi dijital araçlarla sağladık. AskHilti platformu ile müşterilerimizin tüm teknik sorularına cevap verirken, aynı zamanda bu platformu makaleler ve webinarlar ile zenginleştirdik. Hilti Online üzerinden her türlü alışverişlerini yaparak Hilti Tahsilat Sistemi ile tüm ödemelerini kolaylıkla gerçekleştirebilecekleri ayrı bir platformu hayata geçirdik.
Hedef ve yatırımlarınız nedir? İleriye dönük planlarınız nelerdir?
Hilti olarak hedef ve yatırım planlarımızı ‘Sürdürülebilir, değer yaratan bir organizasyon olma’ stratejimiz doğrultusunda belirliyoruz. Bu kapsamda önümüzdeki dönemde dijitalleşme ve inşaat sektöründe verimliliği artıracak ürün, servis ve yazılımlar en büyük önceliğimiz olmaya devam edecek. Türkiye’de kurduğumuz partnerliklerle yerel üretimi artırmayı da sürdüreceğiz. Şimdiye kadar olduğu gibi bu yıl da sunduğumuz çözümlerle iş ortaklarımızı ve müşterilerimizi verimlilik konusunda destekleyerek onların zamandan ve iş gücünden tasarruf etmelerini sağlayacağız.
Çalışanlarımızın gelişimi için üst ve orta yönetimle birlikte mentorluk programlarımızı güçlendirmeye devam edeceğiz. Erkek egemen olduğu düşünülen bir sektörde kadın çalışan sayımızı çoğaltmak da bu yılın ve sonraki yılların önceliklerinden biri. Yıllardır başarı ile sürdürdüğümüz mühendislik ve yazılım servisimizi çok daha ileriye taşıyarak şantiyedeki dijitalleşmenin kendi alanımızdaki öncüsü olmayı hedefliyoruz. Müşterilerimize bütüncül çözüm sunmak amacıyla mekanik ve elektrik tesisatların borulama ve askılama sistemleri için hayata geçirdiğimiz Hilti Modüler Destek Sistemleri’nin lansmanını da bu yıl gerçekleştirmeyi planlıyoruz.
Müşterilerilerimizle daha fazla etkileşim halinde olmak da yine yakın dönem hedeflerimizden biri. Bu kapsamda hayata geçireceğimiz “İş Ortaklığı” modelinde servis ve yazılım danışmanlarımız, müşterilerimizi ofis, şantiye ve üretim alanlarında ziyaret ederek müşteriye özel analizler yapacak ve onların yaşadıkları zorlukları belirleyip çözüm önerileri ile potansiyel tasarruflarını sunacak.
Örneğin, sarf yönetiminde zorluklar yaşayan bir müşterimize sarfların yönetimini sağlamak, zaman ve paradan tasarruf ettirmek için “Sarf Dolabı” önerirken, “El Aleti Parkı Yönetimi” ile müşterimizin şantiyedeki el aleti optimizasyonunu sağlayacağız, kısa dönem el aleti kiralama hizmeti de vereceğiz. İleri İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitimleri, Mühendislik Eğitimleri, ON!Track ile varlık yönetimi ve diğer hizmetlerimizi birleştirerek müşterimizin tüm ihtiyaçlarına karşılık veren “İş Ortağı” olmak istiyoruz.
Bir deprem ülkesi olan Türkiye’de her yıl çok sayıda irili ufaklı deprem gerçekleşiyor ve bunların acı sonuçlarını hep beraber yaşıyoruz. Hilti Türkiye olarak yapıların değerlendirilmesi için belediyelerle ve düşük dayanımlı betonların güçlendirilmesi projelerinde İTÜ ile birlikte çalışıyoruz. Ülkemizdeki kayıpların önüne geçmek için var gücümüzle çalışmaya önümüzdeki dönemde de devam edeceğiz.
Son dönemde sektörde ne gibi değişimler oldu?
Bu soruyu daha objektif yanıtlayabilmek adına inşaat sektörünün son yıllarını hatırlamakta fayda var diye düşünüyorum. 2018 yılının Ağustos ayında ülkemizde yaşanan döviz krizi ekonomimizi, özellikle de inşaat sektörünü büyük ölçüde etkiledi. Bu kapsamda 2019 yılını inşaat sektöründe konsolidasyonun ön planda olduğu bir toparlanma yılı olarak geçirdik. Sektör olarak bu toparlanmanın sonuçlarını 2020 yılında almayı planlıyorduk ki, bu kez de daha önce tanımadığımız dünya çapında yeni bir kriz olan Covid-19 salgını ile karşılaştık.
2020 yılının ilk iki ayına pozitif bir beklenti ile giren inşaat sektörü, salgının Türkiye’de görülmesi sonrasında bu durumdan fazlasıyla etkilenen sektörler arasına girdi. 2020 yılının üçüncü çeyreğiyle beraber alınan aksiyonların başında gelen düşük faizli konut kredileri ve açıklanan destek paketleri krizin etkisini bir miktar azaltmayı başardı. Böylece alınan önlemlerin etkisi 2020’nin son aylarında sektördeki güven endekslerine ve büyüme rakamlarına yansıdı. 2020 sonunda bazı iyileşmeler gözlemlesek de dış politadaki belirsizlikler, kur dalgalanmaları ve finansal piyasalardaki kırılganlıklar içinde bulunduğumuz belirsizlik ortamını devam ettiriyor.
İnşaat sektöründe verimlilik artışı birçok sektöre kıyasla son on yılda daha düşük seviyede gerçekleşti. Farklı lokasyonlardaki ofisler ile şantiyeler arasında veya tasarım ve inşaat aşamaları arasındaki bilgi akışında yaşanan sıkıntılar sektörde yaşanan zorlukların başında geliyor. Bu noktada Nesnelerin İnterneti (IoT) teknolojileri inşaat sektörüne verimlilik sağlamada kritik bir rol oynamaya başladı. Sektörde IoT teknolojisini, kişiye özel uygulama ve destek hizmetlerinin yanı sıra şantiyede, depoda ve arka ofiste üretkenliğin artması yönünde altın bir fırsat görüyoruz.
IoT teknolojisi; makine ve varlıkların yönetimini otomatikleştirmeye yardımcı oluyor, makine ve varlık parklarının kullanımını artırıyor ve daha bilinçli kararlar vermek için makineler ve diğer varlıklardan veri toplamayı sağlıyor. IoT’nin sunduğu bir diğer fırsat ise bakımları optimize ederek makineleri belirli iş sahası uygulamalarına akıllıca uyarlamaya yardımcı olması. Tüm iş akışlarının üretkenliğini ölçmek ve iyileştirmek için araç kullanım verilerini diğer veri kaynaklarıyla da birleştirebiliyor. Bu noktada, sektörümüzde pandemi sürecinden öğrendiklerini teknolojinin gücüyle birleştirebilen, daha esnek, karşılaştığı güçlükleri daha çabuk algılayıp adapte olabilen, dijital kanalları çok daha efektif kullanan organizasyonların artması toparlanma sürecini hızlandıracaktır.
RÖPORTAJ: GİZEM YARALI
KOBİLIFE